29 Temmuz 2010 Perşembe

Nar Eksili Dolma Biber (Stuffed Peppers with Pomegranate Minus)

Nar eksisini ben cok seviyorum.Salatala soslarinda ve dolma iclerinde bayilirim nar eksisine ozellikle yaprak sarmasinda yapraginiz eksi degilse,yapraga hos bir eksilik veriyor.Ben bugun dolma biberde kullandim nar eksisini,hadi bakalim tarife gecelim.

















Not:  Malzemeleri azaltip cogaltmak sizin elinizde, biz iki kisi oldugumuz icin malzemelerde bize gore haliyle:)

Malzemeler: 

Ic harci icin:

  • 5 adet dolmalik biber
  • 2 adet orta boy kurusogan
  • 2 adet orta boy domates(birisi rendelenip harcin icinde eklenecek)
  • 1'er cay bardagi pilavlik bulgur ve pilavlik pirinc
  • Yarim cay bardagi siviyag
  • 2,5 corba kasigi nar eksisi
  • 1 corba kasigi salca
  • Tuz ve arzu ettiginiz baharatlar
  • 1,5 cay bardagi sicak su (ic harci icin)
  • 1 corba kasesi sicak su (piserken eklemek icin)
Yapilisi:

  • Once biberleri guzelce yikayip iclerini oyup temizleyelim.
  • Daha sonra siviyagla yemeklik dogranmis soganlarimizi bir tencereye alip soganlar pembelesene kadar kavuralim.
  • Yikadigimiz pirincleri ve bulguruda ekleyip hafif ateste yakmadan 3-4 dk kavuralim.
  • Kavrulma esnasinda rendeledigimiz 1 domates rendesini ekleyelip bir kez daha hafifce kavurduktan sonra,1,5 cay bardagi sicak suyumuzu ekleyip karistira karistira suyunu hafif cekene kadar pilavimizi pisirelim.
  • Suyunu hafif cektikten sonra tuzu,baharatlari ve nar eksisini katip karistirdiktan sonra kapagini kapatip 5dk demlendirelim.
  • Demlenen ic harci temizledigimiz dolma biberlere bir tatli kasigi yardimiyla hafifce dolduralim.
  • Burada dikkat tika basa doldurursaniz piserken pilav biberlerden tasar.Buda hic istemedigimiz bir goruntu yasatir bize.
  • Diger kalan domatesi biberlere kapak olacak sekilde dograyip.
  • Biberlerin agzina dogradigimiz domatesleri koyup,bir tencereye biberlerin agızlari yukari gelecek sekilde yerlestirelim..
  • 1 corba kasesi sicak suyla 1 corba kasigi salcayi eritip biberlerin uzerine dokun.Piserken suyunu cektikce su ekleyebilirsiniz.
  • Orta ateste pisirelim.Pirincler,bulgurlar uzayinca ve biberlerde yumusayinda atesten alabilirsiniz.
  • Yaninda arzuya gore sarimsakli yogurtla servis yapabilirsiniz.
  • Afiyet olsun.

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Hafta Sonu Tatilinden( Steigenberger Grandhotel Petersberg - Koenigswinter)

Gectigimiz hafta sonu kucuk bir kacamak yapmis ve Almanya/Bonn'a gitmistik.Harika bir uc gun yasadik ve bir o kadarda yorucu ama degdi herseye, harika olagan ustu bir otel,hava,nehir ve ormanla icice yasamak cok guzeldi.Almanya Bonn'da Koenigswinter'da bulunan Steigenberger Grandhotel Petersberg'e gittik.Kelimenin tam anlamiyla buram buram tarih kokan harikulade bir otel.Petersberg Bonn yakinlarinda bulunan yedi daglardan (tepeden) biri.331 yuksekligi ile,Koenigswinter kenti uzerinde Ren nehrinin sag kiyisinda bulunuyor,dagdan rahatlila Bonn kentini gormeniz mumkun.

































Acikcasi pek ic acici resimler cekemedim daha dogrusu resim cekemedim hic vaktimiz olmadi.Yanimizda rehberimizle gece gunduz gezdikte gezdik.

Cektigim karelerden bazilari,

Londra semalari
 



































Kus bakisi Almanya

















Ren Nehiri kiyilarinda bulunan yedi tepelerden.
















































Otel yakinlarinda sirin kucuk bir koyden
















Napolyon doneminde yarisi ve taslari satilan kilise


































Koyde sarap uretildigi icin harika guzel uzum baglari vardi ah ayip olmasa dalip toplayacaktim o guzelim taze eksi yapraklari,onlardan ne guzel sarma olurdu oyle.Ah ah sararip gidecek canim yapraklar:)
















Otel ve otelden gorunus,
 















































































































Terasta yemek yerken bize katilan kucuk otel halki:))
 















Baska bir macera ve resimlerde bulusmak uzere,
Sevgilerimle,
Fatma

27 Temmuz 2010 Salı

Mutluluk Bu Olsa Gerek!


Evet, mutluluk bu olsa gerek!
Rabbime sukurler olsun acisiyla,tatlisiyla 4.yilimizi bitirdik arkama donup baktigimda 4 yilda neler olmus neler insan oturup dusununce bunu farkediyor.Bu mutlulukta eksik olan tek sey var oda bir Melek Rabbimden tek istegim hayirli,saglikli evlatlar bagislamasi bana,sevdicegime ve isteyen herkese.
Rabbim herksesin yuvasindan mutlulugu,sevgiyi,sagligi,huzuru ve bereketi eksik etmesin.Omur boyu sevgiyle,saygiyla ve saglikla bir yastikta yaslanmak dilegiyle,gul kokulu gunler diliyorum.

Sevgilerimle....

22 Temmuz 2010 Perşembe

Kisacik ama Cok Kisacik Bir Ara!

Evet sevgili dostlar kicasik bir ara veriyorum sadece 3 guncuk bir ara olacak.3 gunlugune Almanya tatilimiz olacak bizim icin insallah cok guzel olur ,bu tatile ihtiyacimiz vardi gercekten Turkiye oncesi.Dondugumde tekrar hazirlik yapip bu sefer vatanima aileme kavusacagim insallah.Umarim dondugumde elimde guzel fotolar ve anilar olur .Herkese mutlu huzurlu gunler dilerim,hersey gonlunuzce olsun.

Gorusmek uzere sevgilerimle!...

Bekle bizi Bonn!

Naneli Limon Suruplu Limonata (Mint Lemonade)

Yaz ayinin sicak gunlerini yasadigimiz su siralar serinlemek icin harika bir tat hele birde naneli olunca resmen mentol havuzu gibi :)))

afiyet olsun.






















 Naneli Limon Şurubu icin malzemeler:

Yaklaşık 2.5 su bardağı şurup için:
  • 2 su bardağı nane yaprağı (ben ufak boy bir demeti saplarıyla birlikte kullandım) 
  • 2 su bardağı su
  • 1 su bardağı şeker
  • 3 limonun kabuğu, rendelenmiş 
Naneli Limonata icin malzemeler:(6 Bardak icin)
  • 2 su bardağı naneli limon şurubu (tarif ustte)
  • 2 su bardağı soğuk su
  • 2 su bardağı buz (bardaklar için de ekstra)
  • 1 + 1/4 su bardağı taze sıkılmış limon suyu

 Naneli Limon surubunun yapilisi:
  • Su, şeker ve limon kabuğunu orta boy bir tencerede kaynama noktasına getirip şekerin tamamı eriyene kadar karıştırın.
  • Ateşten alıp yıkanmış nane demetini içine koyun, kapağını kapayıp soğumaya bırakın (yaklaşık 1 saat).
  • Bir süzgeçten geçirdiğiniz şurubu şişeleyip buzdolabında saklayın (yaklaşık 5 gün tazeliğini koruyacaktır).
Naneli Limonatanin yapilisi:
  • Bütün malzemeleri büyük bir sürahide karıştırıp yarısına kadar buz doldurulmuş bardaklarda servis edin.

20 Temmuz 2010 Salı

Kiymali Lazanya (Ground Beef Lasagne)

Bu tarifi canimin acaip bir sekilde lazanya istedigi birgunde  sevgili Nilay hanim ve onun guzel yemek sitesi Mutfak Sirlari'ndan almistim.O gun, gun boyu lazanya tarifi aramistim damak tadima gore bir tarif bulamamistim.Tum umidimi kaybettigim anda bu tarifi buldum ve hemen gidip mutfaga yaptim.O gun bugundur vazgecemiyorum bu tatdan,tekrar tesekkurler Nilay hanim.

Gecelimmi bu guzel tarife iste Nilay hanimin guzel anlatimiyla Kiymali Lazanyamiz,


































Malzemeler:
  • yarım paket lazanya
  • 300 gr kıyma 2 adet orta boy soğa
  • 1 adet orta boy patlıcan
  • 4 diş sarımsak
  • 4 adet orta boy domates
  • 2 yemek kaşığı salça
  • 3 yemek kaşığı zeytin yağı 
  beşamel sosu için ;
  • 2 çorba kaşığı tereyağ
  • 4 çorba kaşığı un
  • 2 su bardağı süt
Üzeri için:
300 gr taze kaşar peyniri

Yapilisi:

  • Soğanları, patlıcanları, domatesleri ve sarımsakları küçük küçük doğrayın.
  • Geniş bir tavaya yada tencereye sıvıyağı alın. Üzerine kıymayı ilave ederek 1-2 dakika kavurun.
  • Üzerine soğanları ekleyin soğanlar pembeleşince salçayı ekleyin ve iyice karıştırın.
  • Küp küp doğradığınız patlıcanları ve domatesleri, tuzunu ekleyerek orta ateşte 7-8 dakika daha soteleyin.(isterseniz üzerine 1 su bardağı su ekleyebilirsiniz)
  • Kıymalı sos pişince ocaktan alıp soğumaya bırakın.

  • Besamel sos icin: 
  • Tereyağı ve unu tencerede koyun ve un rengini değiştirene kadar orta ateşte kavurun (olunca mis gibi kokacaktır). 
  • Üzerine sütü azar azar eklerken bir yandan da çırparak karıştırıştırın (topaklanma olursa blendır kullanabilirsiniz)
  • Muhallebi kıvamına gelince ocaktan alın.

  • Lazanya: 
  • Isıya adayanıklı bir fırın kabını yağlayın ve 1 sıra lazanya dizin.
  • Lazanyaların üzerine biraz beşamel sos dökerek yayın.
  • Beşamel sosun üzerine kıymalı harçtan dökerek yayın. Üzerine tekrar lazanya koyun.
  • Tüm sos ve lazanya bitene kadar bu işleme devam edin.
  • Son olarak en üstteki lazanyalara tekrar beşamel sos dökün ve kaşar peyniri rendesi serpin. 10 dakika kadar bekletin ki lazanyalar yumuşasın.(benim lazanyalar haslama isteyen lazanyalardi ben yarim saat beklettim bu sekilde)
  • 180 derece fırında yaklaşık 15 dakika pişirin. Üzeri tamamen kızarınca dilimleyerek servis yapın.
  • Afiyet olsun.
Dip Not:
Bu lazanya'yi haslama istemeyen lazanyadan yapmaniz gerekli (barilla'nin varmis)ben bulamadim normal lazanyayla yaptim haslamadan, pisirmeden once 30-45 dakika beklettim o sekilde.

Peynirli Gondol Kabak (Stuffed Zucchini with Cheese)

Mubarek ayimiz Ramazan yaklasirken menulerimizde hem hafif ,hemde degisik tatlar arzulariz buda Ramazan ayina ozgu bir duygudur.Masalarimizi butcemiz elverdigi sekilde donatiriz Rabbim ne verdiyse rizkina sukrederiz.Bu ayin berketi bir baskadir masalarimiz dolup tasar Elhamdulilah kendimiz,sevdiklerimiz ve ihtiyac sahipleri icin harika sofralar hazirlariz.Sozun ozu iste size o harika sofralariniza ekleyeceginiz harika bir tat!
Etli dolmalari solda sifir birakacak muthis bir tat demem yeterlidir bana kalirsa,deneyin bana sizde hak vereceksiniz.
























Malzemeler
  • 1 kg kabak( ben koyu yesil kabak kullandim)
  • 1 su bardagi rendelenmis beyaz peynir
  • Istege bagli 60-70 gr salam yada 1 parmak sucugun yarimi
  • dere otu yada bir tutam maydonoz
  • kasar peyniri
 Besamel sosu icin:
  • 1 yemek kasigi tere yagi
  • 1 yemek kasigi un
  • 1 su bardagi sut
  • tuz, karabiber
Yapilisi:

Ic harci icin:
  • Kabaklarimizi hafifce soyup  yada sebze fircasiyla hafifce fircalamanizda yeterli.Hic soymasanizda olabilir karari siz verin ben haif fircaladim kabaklari.
  • Kabaklari uzunca kesip iki parcaya ayiralim gondol sekli gibi uzun olacak ve iclerini iyice kabak oyucu veya cay kasigi ile oyalim. 
  • Kaynar suda 13-15 dakika haslayalim. Dikkat, fazla haslanirsa sudan alip borcama yada tepsiye yerlestirene kadar paramparca olur.
  • Bir tabakta peyaz peynirin icine ince kiyilmis dere otu ekleyip karistiralim. Ben maydonoz kullandim bu sefer cokta hos oldu.
  • Yarim parmak sucugu yada sosisi kucuk kucuk dograyin peynirli harcin icine ama cok kucuk olacak, dilerseniz rendeleyebilirsiniz.
  • Tum harci catal yada kasik yardiyla iyice karistirin.
Besamel sosun yapilisi:
  • Kucuk bir tencerede, tereyag ile unu pembelesinceye kadar kavurup azar azar sutu ekleyelim. Kivami koyulasinca cok az tuz ve bol karabiber serpelim.. Altini kapatalim.
  • Haslanan kabaklari suylarini iyice suzdurelim ve hafif yaglanmis borcama alip iclerine peynirli harcimizi dokelim. Uzerlerine icine de girmesini saglayacak sekilde besamel sosu gezdirelim. Rendelenmis kasarla ortup 200 derece firinda, kasarlar eriyip kizarincaya kadar pisirelim ve biraz dinlendirdikten sonra yaninda guzel soslu bir makarnayla servis yapabilirsiniz.
  • Afiyet olsun.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Kew Kraliyet Botanik Bahceleri (Kew Royal Botanic Gardens)

Gectimiz hafta bu muhtesem botanik parka gittik ama ne gitme tum parki gezmemiz aksami buldu.Ayaklarimiza kara sularda inse aksama kadar bu guzelligi doya doya tatmak cok guzeldi.Kendimizi dunyadan soyutlamistik resmen ah birde bu guzelligin uzerinden gecen demir kuslarimiz olmasa, burasi cennetten gelen bir ruya gibi olurdu.
















Kew Bahçeleri (Kew Gardens)

The Royal Botanic Gardens; Kew (Kraliyet Botanik Bahçeleri; Kew) ya da kısa olarak Kew Gardens, Londra’nın güneybatısında bulunan Richmond upon Thames bölgesi ile Kew semti arasındaki bahçeler ve botanik seralardan meydana gelen 120 dönümlük arazinin adıdır.
38 bine yakın farklı bitki türüne ev sahipliği yapan botanik bahçe, dağılım planı olarak Londra’nın tam merkezine yerleştirilmiş bir ormanı andırır. Kimi dünyadan yokolma tehlikesiyle karşı karşıya olan bu bitki türlerinin ve ağaçların arasından ise bahçenin nadide yapıları olan Kew Palace (Kew Sarayı), the Great Pagoda (Büyük Pagoda) ve Viktorya döneminden kalma bazı seralar yükselmektedir. 

18. yüzyılda Richmond’ı da içerisine alan bir kraliyet arsası olan Kew’in devasa bir bahçe görünümü alması, Kral III. George’un annesi olan Prenses Augusta’nın bahçe işlerine duyduğu ilgiden kaynaklanmaktadır. Annesinin anısını sonsuza dek yaşatması amacıyla, bahçeyi dönemin tanınmış mimarlarından William Chambers’ın ellerine teslim eden III. George, özellikle egzotik bir hava istediğinin de altını çizmeyi unutmamıştır. Sömürge gemileriyle doğunun zenginliklerini gözlemleme imkanı yakalayan Chambers da, Viktorya döneminin mimarisiyle, aralarında 1762 yılında Çin’de gördüklerinden esinlenerek çizdiği on katlı sekizgen bir pagodanın da bulunduğu Uzakdoğu mimarisini harmanlayarak Kew Gardens’a turistik bir hava kazandırmıştır.
Palm House


























Pagoda 
 
















Bahçenin ‘botanik’ bir kimlik kazanması ise, 19. yüzyılın başında bahçenin bakımını üstlenen İngiliz natüristi ve ‘bitki avcısı’ Sir Joseph Banks’ın, bütün kıtaları gezerek daha önce ülkede hiç görülmemiş olan bitkileri bahçede sergilemesiyle başlamıştır. Yine aynı dönemde, tropikal bitkileri yerleştirmek amacıyla yaz-kış 30 derecenin üzerinde bir ısıda tutulan buharlı Aroid House adlı sera açılmıştır.
1841 yılına gelindiğinde ise Kew Gardens’ın arsası 80 hektarlık bir genişlemeyle kraliyet tarafından halka bağışlanmış ve gösterime açılmıştır. Bahçenin ilk idarecisi Sir William Hooker, başladığı gibi bir dizi düzenlemeye girişmiş, bahçede düzensiz bir şekilde dağılmış olan bitkileri türlerine göre ayırarak bunları sergilemek amacıyla açılması düşünülen Palm House ve Temperate House adı verilen iki seranın inşasına önayak olmuştur. 1844-48 tarihleri arasında tamamlanan ve cam ve demirden oluşan Palm House, Viktorya çağı mimarisinin ülkedeki en güzel örneğidir. Ayrıca bu seranın alt katında -eğer buhara dayanabilirseniz- ziyaret edebileceğiniz temsili bir akvaryum bulunmaktadır. 1860’larda inşa edilen Temperate House ise daha geleneksel bir mimariye sahiptir. Doğada nadir görülen bitkilerin sergilendiği bu seranın en yaşlı sakini 1846 yılında Şile’den tohum olarak gelen palmiye ağacıdır.

Temperate House






































1865 yılında idareyi devralan Joseph Hooker ise bahçenin bilimsel araştırmalarını desteklemesi amacıyla Jordell labarotuarını kurmuş ve dönemin tanınmış ressamlarından Marianne North’u 1871-85 yılları arasında yaptığı gezilerde gözlemlediği bitkilerden esinlenerek çizdiği botanik resimleri sergilemesi konusunda desteklemiştir. Kew Gardens sınırları dahilinde bulunan ve 1882 yılında tamamlanan The Marianne North Gallery (Marianne North Galerisi), ressamın 832 resmini barındırmaktadır.
20. yüzyıla gelindiğinde ise, Kew Gardens artık dünyaca tanınmış üç botanik merkezden biri haline gelmiştir. Bahçede bulunan bazı bitki türleri, daha istikrarlı hava şartları ve nemli havadan yararlanmaları amacıyla Sussex’te bulunan yine Kew Gardens’a ait olan Wakehurst Place’e taşınmıştır. 1985 yılında tropikal ve şifalı bitki türlerini sergilemek üzere Prenses Diana tarafından açılan Princess of Wales Conservatory (Galler Prensesi Serası); 1998 yılında Palm House’ın karşısına dünyanın floral yapısının insanoğluna faydalarını sergilemesi amacıyla öğretici bir ‘ekonomik botanik’ kolleksiyonun yer aldığı Museum No.1 ve son olarak 2005 yılında botanik yaşamı çocuklara da sevdirebilmek amacıyla Creepers and Crawlers (Sürünenler ve Tırmananlar) adında bir oyun merkezi açılmıştır.

Princess of Wales Conservatory

















Günümüzde Kew Gardens, canınız sıkılmasın diye (ve belirli bir ücret ödemiş olduğunuzun hakkını vermek üzere) arada bir karşınıza çıkan esrarengiz binaların da yer aldığı uçsuz bucaksız bir park görünümündedir. İstediğiniz zaman seraları gezip egzotik bitkiler hakkında bilgi edinebileceğiniz gibi piknik sepetinizi alıp ormanın derinliklerinde kaybolarak doğanın tadını çıkarma imkanı da veren Kew Gardens, çeşitli noktalara yerleştirilmiş olan ve gerektiğinde imdadınıza yetişen kafe ve hediyelik eşya dükkanlarıyla da, bir tam günü gönül rahatlığıyla geçirebileceğiniz şekilde düzenlenmiştir.
Bahsi geçen binaların yanı sıra sadece yazları turistleri ağırlayan Queen Charlotte’s Cottage (Kraliçe Charlotte’un Yazlık Evi); dünyadaki bitkisel yaşamın tarihçesini çıkaran Evolution House (Evrim Evi); kağıdın oluşum evrelerini inceleyen Wood Museum (Tahta Müzesi); hemen girişte sizi karşılayan ve geçmişte kraliyet ailesi veliahtlarına kreş görevinde bulunan kiremit rengi Kew Palace (Kew Sarayı); 20. yüzyılın başında orijinali örnek alınarak yapılan geleneksel Japon evi Minka ve farklı türlerden açelyaların bir daire şeklinde sıralandığı Azalea Garden’ı (Açelya Bahçesi) gitmişken görülmesi gereken yerler arasında sayabiliriz.

Queen Charlotte’s Cottage
















Kew Palace(Sarayi) 



2003 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Merkezleri arasına giren Kew Gardens’ı eğer zaman kısıtlamanız yoksa ajandanıza eklemenizi tavsiye eder; bahçeden içinizde doğayla haşır neşir olmanın verdiği rahatlamayla ayrılacağınızı  yasarsiniz.

Kaynak/Source

Gercekten anlatilalamaz bir yer biz cok begendik umarim birgun yolunuz bu guzellige duserde sizde bu guzelligi doyasiya yasarsiniz.

Ben cok eglendim burada ama en cok eglendigim ve biraz da korktugum yer Rhizotron and Xstrata Treetop Walkway'di.agac kutuklerini andiran kalin uzun demirlerle agaclarin uzerinde yurumek icin yapilmis kopruyu animsatan bir sanat eseri desem yeridir.Baya yuksege cikiyorsunuz kusbakisi Kew Garden'i seyretme imkani sunuyor size,arada hafif sallanmalar olsada insanlarin yogunlugundan bu sizi korkutmasin insa gayet saglam!


















 Gelelim benim karelere,

































 















































































































































































Ben bu cicegin ismini unuttum ama kendisine hayran kaldim katran gibi simsiyah suyun icinde prenses gibiydi.


















Tavus kusumuz bir turlu acmadi o guzel tuglerini :)

 















































































Ooooffffff!Yukaridaki guzel dusleri, kelebekleri seraya girer girmez gorunce cildiracaktim nerdeyse iste cek cekebildigin kadar Fatma dedim.Bu yaramazlar beni cok ugrastirdi yordu onlari karelemek icin oradan oraya kostum,hopladim, zipladim beni goren Ingilizlerde basladi benim gibi ziplamaya:)) resmen cocukluga donmustum geri.Cok gayret ettim iyi pozlar yakalayim diye,ama nafile cok nazli ve cingozler tam cektim diyorum.Puuff, ucuveriyorlar ben acemi halimle bu kadar kareleyebildim bir profesyonel olsaydi eminim muthis kareler elde ederdi.

















Buda benden size,sizleri cok seviyorum.
Saygi ve sevgilerimle,
Fatma